İki duvar arasında,bomboş bir köşe hayal edin. Sadece iki duvar ve bu duvarların oluşturduğu hiçbir şeysiz köşe. Hayat, sizi bazen bu köşeye atar. Hiçbir şeyi olmayan sade bir köşe. Siz, o köşeden çıkmak için duvarları kazarsınız sanki başka bir çıkış yokmuş gibi.
Sakinliğinizi koruyamıyorsunuz, panik sarıyor etrafınızı. Kazıyorsunuz bu duygu duvarlarını. Derinlere indikçe fark edersiniz ki aslında görünmeyen şeylerede iniyor bu kazı.
Hâlâ çıkmak için tırnaklarınızdaki ojelerin yerine o çamur rengine bulanıyorsunuz. Bulandıkça, daha derine ve dahasına kazıyorsunuz. Panik, dört duvar örüyor içinizde. Bulamıyorsunuz, aradığınız o şeyi bulamıyorsunuz. Çıkışı.
Korku, sizi geriye baktırtıyor. Geride görünen tek şey bir ışık huzmesi. Cesursuz karanlığın gün yüzüne çıkamayışının eserini koyuyor ortaya.
Pekâlâ, duruyorsunuz. Kendinizi sorgulamaya başlıyorsunuz. Ve aslında ne yapmak istediğinizi bulmaya çalışıyorsunuz. Evet, hâlâ bulamadınız! Çünkü hâlâ düşünme evresindesiniz, bir bebeğin ne tepki vermesini bilmediğinde annesine baktığı gibi. Ne yapmaya çalıştığınızı anlamaya çalışıyorsunuz karmaşık zihninizle. Neden buradayım, diye düşünüyorsunuz. Ne hâlde olduğunuza bakıyorsunuz. Tırnaklarınız çamur içinde, güçsüz düşmüş ayaklarınız. Hâlâ neyi bekliyorsunuz çıkmak için? Cesareti mi farkındalığı mı? O cesaret ve farkındalık kapınıza uğrayana kadar siz gücünüzü toplarsınız. Otoriteniz sizi çağırıyor o ışıkta.
Bir dürtüydü sizi buradan çıkaran. Bir umuttu o ışık size. Geldiğiniz o çamur yol, çıkışınızdı aynı zamanda. Bu köşeden kurtulmanız çok kolaydı aslında! O köşede yeterli süreyi geçirip, yeterli düşünseydiniz, soğukkanlılığınızı koruyabilseydiniz aslında önünüzde bir engel olmadığını anlardınız. Sadece hayat sizi buraya atıp gitmişti. Önünüz tamamen boştu. Sadece siz, iki duvar ve duvarların yarattığı o köşe. Boştu burası. Fakat siz zor olanı seçtiniz! İçinizde ortaya çıkan ya da var olan duygu, sizi buradan kazarak çıkmaya itmeye sebep oldu.
Fark ediyorsunuz ki hayatı zorlaştıran aslında sizsiniz, sizi içine çeken duygular. Farkında olmadan içinde bulunduğunuz bu durumdan kaçmak istediniz ama yeterince düşünmeden. Paniklediniz, korktunuz belki de üzüldünüz. Ama o duyguyu yeterince yaşamadınız. Duygularınızı iyi yönetip, ânında yaşamak bizim elimizdeydi. Hayat bizi bir köşeye attığında yeterince beklemek bizim elimizdeydi.
Özetle, hayatta başınıza gelebilecek birçok olay var. Bu olayların getirisi olan duygularınızı (bu bütün duyguları kapsar) ânında yaşayın. Duygularınızı bastırmayın ve korkmayın, paniklemeyin. Hayat, nereden vurursa vursun beklemeyi ve en iyi bir şekilde bu durumun içinden çıkmayı kendinize hedef bilin.
Discussion about this post
No posts
Yazdığım ilk düzyazılardan biri. Hatalarım ya da katılmadığınız yerler olursa söyleyebilirsiniz. 🤍